3'ncü Dünya Savaşı başlatma senaryolarında yeni bir hamle!
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş,
İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki sınırları ve soykırımın boyutunu büyütmesi, Lübnan, İran, Yemen ve Suriye'ye saldırıları,
Amerika Birleşik Devletlerinin, Kanada ve Panama Kanalını ilhak etmek arzusu,
İsrail'e yaptığı soykırımda destek vermesi,
Gazze'ye göz dikmesi ve Çin, Kuzey Kore ve İran ile psikolojik savaşı tırmandırması ile tüm dünyada gerilim ve huzursuzluğu üst seviyelere çıkarmışken,
Hindistan ve Pakistan arasında savaş başladı.
Hindistan, 6 Mayıs Salı akşamı Pakistan'ın altı bölgesine füze saldırısı düzenledi.
Pakistan, bu saldırıya meşru müdafaa çerçevesinde Hindistan'ın bazı askeri birliklerini vurarak, savaş uçaklarını ve insansız hava araçlarını düşürerek karşılık verdi.
Pakistan'ın itidalli politikasına karşın, Hindistan saldırgan bir tutum sürdürüyor.
Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilim, uzun yıllardır süren bir meseleye dayanıyor.
İki ülke arasındaki gerilim, Güney Asya'nın en karmaşık ve tehlikeli sorunlarından biri hüviyetinde.
Söz konusu gerilim, iki ülkenin hak iddia ettiği Keşmir Bölgesi ihtilafından kaynaklı.
Hindistan, Pakistan'ı Keşmir'de 22 Nisan'da 26 turistin öldürüldüğü saldırıyı gerçekleştiren militanları desteklemekle suçluyor!
Pakistan ise bu iddiayı reddederek Hindistan'ın saldırıyı "bahane olarak" kullanmaya niyetlendiğini öne sürüyordu.
Buna rağmen Hindistan Silahlı Kuvvetleri, "terör altyapısına yönelik Cemmu Keşmir'de Sindoor Operasyonu'nu başlattığını" duyurdu.
Son bilgilere göre Hindistan, Pakistan'ın Azad Keşmir Bölgesi'nde ve Pencap eyaletinde altı bölgeye saldırı düzenledi. Devamında jetleri ve insansız hava araçları ile Pakistan'a saldırılar gerçekleştirmeye çalıştı.
Pakistan ise bu saldırı girişimlerine cevap vererek, Hindistan uçaklarını ve iha'larını vurarak düşürdü.
Pakistan'ın, üstün ve sıradışı bir teknikle mukabelesi, Hindistan ve destekçilerini şok etti!
Bu başarılı karşı koyuş aynı zamanda dünyada merak konusu olurken, Hindistan ve destekçilerini hezeyana sürükledi.
Hindistan askeri yetkilileri ve medyasında Türkiye'nin, Pakistan'a elektronik harp silahları ve insansız hava araçları desteğinde bulunduğunu ileri sürmeye ve Türkiye'ye yönelik hadsiz tehditler savurmaya başladılar.
Ortadoğu'da soykırım ve katliam yapan siyonist terör örgütü İsrail'in katil Başbakanı Netenyahu, Hindistan'a destek açıklamalarında bulundu. Pakistan'ın hava sahasında düşürdüğü insansız hava araçlarının İsrail menşeli oldukları görüldü.
Hint alt kıtasında yer alan, 3.287,000 km'lik yüz ölçümü ve Dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip olan Hindistan, bir çok etnik ve dini unsuru barındırıyor.
Tarihi geçmişine baktığımızda Türk Yurdu olarak nitelendirilen bir ülke, Babür Han tarafından fethedilerek, 1526 yılında kurulan Babür İmparatorluğu hakimiyetine girmiştir. Ta ki Babür İmparatorluğunun yıkılması ile 1858 yılından itibaren İngiliz kolonisi haline gelmiştir.
Türklerin hakimiyetinde bulunduğu dönemde Firdevs Mekan (Cennetten bahçe) iken, İngilizlerin hakimiyeti ile bu özelliğini kaybetmiştir.
17. ve 18. yüzyıllarda, Avrupa ile ticareti başlamıştır. Bu vesile ile İngiliz tüccarlar yavaş yavaş ülkeye girdi ve ülkeyi sömürgeleştirdi. Ayrıca, zengin rezervlerinde gelecekteki yerleşimler için Burma (Myanmar) ve Borneo gibi Güneydoğu Asya topraklarını da ele geçirdiler.
Hindistan, Mahatma Gandhi liderliğindeki bir dizi şiddet içermeyen protesto ve sivil itaatsizlik yoluyla bağımsızlığını kazandı. 15 Ağustos 1947'de özgürlüğüne kavuştu. Fakat Hindistan ve Pakistan olarak ikiye bölündü.
Bağımsızlık hareketinde Hinduların lideri Mahatma Gandi ve Kongre Partisi, Müslümanların lideri ise Muhammed Ali Cinnah ve Müslüman Ligi idi. Bu liderler İngiliz idaresine karşı uzun mücadele hareketine girişmiştir.
Bölünmenin arkasındaki temel neden, İngiliz emperyalizmi ve Hindular ile Müslümanlar arasındaki sürekli dini çatışmaydı.
"Hindu nüfusun fazla olduğu bölgelerde Hindulara ait bir Hindistan devleti, Müslüman nüfusun fazla olduğu bölgelerde ise Müslümanlara ait bir Pakistan devleti kurulacaktı. Ancak 1947'deki bölünme sonrasında Müslümanlara ait olan Pakistan devletinin kurulmuş olmasına rağmen Müslümanların üçte biri hala Hindistan topraklarında kalıyordu."
Bölünmenin doğru yapılmamış olması nedeniyle bölgedeki Hindular, Müslümanlar ve Sihler arasında milyonlarca insanın kaybına neden olan toplum savaşları yaşanmıştır.
1947'de Britanya Hindistanı'nın bölünmesi ve Hindistan ve Pakistan'ın bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana iki Güney Asya ülkesi birbirine karşı tam dört kez savaşmış ve sayısız kez sınır çatışması yaşamışlardır.
İki ülke ve Çin arasında süregelen ihtilaf ve çatışma nedeni Keşmir! Hindistan, Pakistan ve Çin arasında paylaşılan bir bölge olarak bilinir ve bu üç ülke arasında uzun süredir devam eden bir anlaşmazlık ve çatışma kaynağı olmuştur.
Keşmir, Hindistan, Pakistan ve Çin'in sınırlarının kesiştiği noktada yer alan bir dağlık bölgedir. Bölgede üretilen Kaşmir adlı kumaşın ismi de buradan gelmektedir.
Srinagar başta olmak üzere bölgenin güney kısmı Hindistan'ın Cemmu ve Keşmir eyaleti olmuş kuzey kısmı ise Pakistan'ın kontrolü altına girmiştir. Pakistan'ın kontrolü altındaki bölgeye 'Azadi Keşmir' denilmektedir.
Pakistan, bağımsızlığını kazandığında nüfusunun çoğunluğunun Müslümanlardan oluşması nedeniyle o dönemde Keşmir Emirliği'ne ait bu bölgeyi talep etmiştir. Ancak Keşmir Emirliği'nin kendisinin Hindistan'a bağlanmasını istediği için Hindistan da bölgede hak iddia etmiştir.
1960'ta doğu kısmı Aksai Çin'i, Çin Halk Cumhuriyeti işgal etmiş ve halen kontrol altında tutmaktadır.
Keşmir, değerli elementlere ve verimli topraklara sahip olması nedeniyle özel bir önem kazanmaktadır.
Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışmanın nedeni olarak bu tarihi ve coğrafik bağlam olarak gösterilse de Hindistan'ın, 6 Mayıs akşamı gerçekleştirdiği saldırıdan bu yana Hindistan yetkilileri ve medyasında Türkiye'ye yönelik sarf edilen sözler, yine İsrail ve İran'ın Hindistan'a destek vermeleri, bu savaşın yalnız iki ülke arasında olmadığını göstermektedir.
Hindistan'ın, Pakistan'la savaş başlatması, Türkiye'nin savunma sanayisinde ve askeri alanlarda yükselen bir güç olması ile ilişkilidir.
Siyonizmin, hedeflerinde Türkiye'yi engel olarak görmesi ve dünya güç dengelerinin değişmesinde Türkiye'nin küresel etkisinin görülmesi Amerika ve İsrail'in, Türkiye'yi, engellemek için kendi içerisinde ve kültürel bağı olan coğrafyalarda meşgul etme çabasıdır.
Öyle ya Pakistan ordusu ile Türkiye ordusu çok yakın ilişki içindedirler. Askeri Doktrinleri ortaktır. Ve Pakistan askeri yetkilileri, her fırsatta yaptıkları; "Türkiye'ye yönelik bir saldırıda nükleer füzelerimizle Türkiye'nin yanında olacağız." Şeklindeki açıklamaları iki ülkenin birbirine olan dayanma/destekleme psikolojik gücünün dünyaya ilanıdır.
Pakistan ile Türkiye arasında çok derin bir bağlılık var. 1920'lerde, Pakistan müslümanları Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu halkına hem maddi hem de manevi yönden yardımlarda bulundu. Pakistan devlet olarak, Türkiye'ye uluslararası alanda her zaman destek oldu. Kıbrıs meselesine ve Karadağ meselesine destek verdi. Türkiye de sürekli olarak Pakistan'a destek olmaktadır.
Bu durum, dünya güç dengesi bakımından Amerika, İsrail ve İran'ı rahatsız etmektedir.
Olası 3'ncü dünya savaşında muhtemel ittifaklara karşı stratejik hamleler yapılmaktadır.
Dünya güç dengesinde Amerika Birleşik Devletleri, karşısında önemli bir denge olan Çin, Rusya ve Kuzey Kore işbirliğinde Hindistan'ı ve Pakistan'ı yanında tutma eğilimindedir.
Bir yandan da Ortadoğudaki soykırım ve işgaline destek verdiği siyonist İsrail ile beraber, bu ülkeler arasındaki süregelen sorunları, onları kontrol altında tutmak için kullanmaktadırlar.
Amerika'nın, dünya ticaretinde Çin'i engelleme politikaları arasında, dünyanın en büyük nüfusuna sahip ve iş gücü potansiyeli yüksek Hindistan'ı, Çin'e karşı konumlandırma çabaları da bulunmaktadır.
Amerika, Pakistan üzerinde de etkiye sahiptir, ancak iki ülke arasında tercihi ve desteği emperyal çıkarları doğrultusundadır.
İşbirlikçisi siyonist İsrail'in, ABD'den bağımsız olarak Türkiye ile dost ve müttefik olan Müslüman Pakistan'a karşı Hindistan'ı desteklediği ve yönlendirdiği gözden kaçabilecek bir vaka değildir.
Türkiye'nin düşmanı yalnız Haçlı ve İsrail değil, İran da düşman safında!
Emperyalist ve siyonistlerin düşmanlığı anlaşılır da Acem oyunu nedendir?
Yavuz Sultan Selim'in, Çaldıran muharebesinde Şah İsmail hükümdarlığındaki Safevi'leri mağlup etmesi, bu yenilgiyle
Safevilerin, Asya'da ve Hint alt kıtasında şiiliği yayma emellerinin akamete uğraması ve bugünki Türkiye'nin yükselen gücüdür cevabı verilebilir.
Ülkemizin dostlarını/düşmanlarını tanımalıyız!
Bir şey hakkında bilginiz varsa fikriniz olur.
Uluslararası alanda yaşanan durumlar, dünya ülkeleri arasında hangi ülke hangi ülkeyle yakın ya da düşman bilmeliyiz.
İngiliz fitnesini, siyonist emelleri ve acem oyununun farkında olmalıyız.
Pakistan – Türkiye kardeştir. Bunu dünya biliyor. Biz de bunu bellemeliyiz.
Halit Açar