Ana Sayfa Haberler Küresel Batı (Idea-Ülkü)

Küresel Batı (Idea-Ülkü)

7
0
haberler , son dakika haberler , son dakika haber , haber , en son haber


Sovyetlerin dağılmasıyla insanlığın önünde tek seçenek olarak kalan ‘küresel değerler’ öylesine güçlendi ki; Batı kendi değerlerinin hâkim olmadığı ülkelere sırf bu gerekçeyle saldırmayı ‘doktrin’ haline getirdi. Medya saldırısı ve itibarsızlaştırma sürekli vardı zaten… Burada bahsi geçen şey doğrudan saldırı… Bunu ilk Somali’de denedi (1992). Sonra radarlarını Irak’a çevirdi (İkinci Körfez Savaşını kastediyorum). Ve her iki ülke de o günden bugüne belini doğrultamadı. Şükür ki; her iki ülkenin üzerinde de Türkiye’nin eli var şimdilerde…

Batılılar böyledir; hiç vazgeçmezler ‘idea’larından… Enosis de böyledir, Megali Idea da… Reconquista (Endülüs’ün yeniden fethi), arz-ı mev’ud ya da tarihte bitmek bilmeyen haçlı seferleri de… Pek bilinmez ama İstanbul için de söz konusudur bu türden bir plan… Yunan’dan bahsetmiyorum; Rusya’dan bahsediyorum. Zira Çarlık Rusya’sı Bizans’ın yıkılmasından sonra kendisini Ortodoksluğun naibi ilan etmiş ve ‘Konstantinopolis’ üzerinde hakimiyet sağlamayı kendisine misyon edinmiştir. İki defa da bu amacına fevkalade yaklaşmıştır. Birisi 93 harbi sonrası, ki dönemin konjonktürü buna imkan vermemiştir, bir diğeri; Sykes-Picot Anlaşması gereği idi. Nitekim gizli olan bu anlaşma Rusya’nın savaştan çekilmesiyle açığa çıkmıştır. Anlaşma İstanbul ve Boğazları Ruslara bırakıyordu. Neyse ki; küçük de olsa bizim de bir ‘ideamız’ var; Misak-ı Milli…

Asıl olan da budur biliyor musunuz; idea… Yani büyük düşünce, ülkü, kızılelma… Orijinal terminoloji ile ‘i’layı kelimetullah…’ Bugün değil, yarın, kişisel olan değil, misyondur merkeze konması gereken… İşte; Batı’nın Tanzimat’ta somuta indirgediği, II. Meşrutiyetle ele geçirdiği ve Cumhuriyetin ilanı ile taçlandırdığı (!) asıl şey budur. Bu yüzden ‘Batı’ medeniyeti ile iltisaklı olanlar, içerisinden yetiştiği medeniyete küfretme yarışı içerisindedir. Yani celladına aşık… Zira “Lozan’da sadece toprak değil, ufkumuzu, umudumuzu, özgüvenimizi, hayallerimizi, hilafetimizi, kıyafetimizi, siyasetimizi, ahlakımızı, sanatımızı, alfabemizi, edebimizi, ailemizi de verdik” (Y. Bahadıroğlu).

Batı, Kuzey Kore’yi de sürekli tarassut etmektedir, ancak saldırma cesareti yoktur. Nükleer silah geliştirmek için çalışma yapan İran’la uğraşırken, kitle imha silahı olduğu bilinen İsrail koruma altındadır. Neren doğru senin Batı… Ve senin hangi yanın medeniyet!… Medeniyetle tek iltisakın olan bilgiyi-bilimi bile insanlığın mirasını yok etmek için kullanıyorsun…

Küresel düzen aslında kölelik düzenidir. Köleliğe rıza gösterenler koruma altına alınmışken, direnenlere ağır bedeller ödettirilmektedir. Zira ‘batı sözünü geçiremediğine diktatör, itaat edene demokrat der (alıntı). Söz gelimi Vietnam direnmiş ve kazanmıştır. Aradan geçen 50 yıla rağmen hala bile kendisine gelebilmiş olmasa da başı dik ve özgürdür. Bugün bu düzene direnmeyen-direnemeyen, ama sırtı sıvazlanan S. Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün gibi ülkeler ise zengindir belki ama bir o kadar müstemlekedir. Trump bu ülkelerden istediği haracı gizleme gereği bile hissetmemiştir. Daha bir-iki hafta önce trilyon dolarlık anlaşmalar (!) yapmıştır mesela… Aranızda; imzaların ‘anlaşma’ olduğuna inanan birisi varsa el kaldırsın da görelim.

Vietnam’daki sistemi yıkmaya hiçbir şekilde teşebbüs edemez ama bahse konu olan ülkelerdeki hiçbir ‘kral’ ya da ‘emir’ Amerikan politikalarına karşı sesini çıkaramaz. Her biri ‘majestelerinin’ kralı ya da emiridir çünkü… S. Arabistan Mısır’da siyasi, Yemen’de askeri olarak, Ürdün İsrail’e karşı İran saldırılarında, BAE dünyanın dört bir yanında tetikçi rolünü sürdürmektedir. Katar da katıldı aralarına maalesef; haraç ödedi çünkü… Öyle ya; avuç kadar haliyle ne yapabilir ki…

Küresel ilişkilerin gözüken olumlu etkileri de var tabii… Olmasa Körfez ülkeleri parayı nerelerine sıvazlayacağına nasıl karar verecek… Onurunu dolara satmış ümmetin kan emici vampirleri, henüz petrol ve doğalgaz para ederken sefalarını sürsünler bakalım. Yarın nasılsa bitecek ya da yeni teknolojilere yenik düşüp değersizleşecek… O zaman cesedinizi kaldıracak kimse kalmaz ortalıkta…

Suud durumu biraz farketmişe benziyor belki… Ama son hamle ne kadar yarar sağlar bilemiyorum. Artık, Suud tarihinde Batı’ya posta koyan ve bedelini de canıyla ödeyen Kral Faysal’ın dediği şartlarda da yaşayamazlar. Hatırlarsanız, 1973 Petrol ambargosu ile Batıya kök söktüren ve bedel ödeten Faysal, kendisini Amerika adına tehdit eden karanlıklar prensini (Kissinger) çölde kurduğu kıl çadırda kabul etmiş ve ‘biz deve sütü ve hurma ile yaşarız, ama siz petrolsüz yaşayamazsınız’ sözüyle ayar vermişti. Yaşatmadılar tabii… O da öyle dua etmişti zaten; “eğer bana cihad etmek ve mukaddes topraklarımızı kurtarmak nasip olmayacaksa, beni bu dünyada bir an bile yaşatma…”(Kudüs konuşmasından).

Küresel aktör (Amerika) yarınki kara gün için kendi petrolünü çıkarmıyor bile… Ortaklarına (!)kestiği haraçlarla fazlasını alıyor çünkü… Norveç halkı tembelleşmesin diye (başka sebepleri de var) petrol gelirlerini ayrı bir fonda topluyor. Eli, ‘Big Brother’ kadar uzun olmadığından, İngiltere ne yapıp etti kendi petrolünü çıkarttı Kuzey Denizinden… Öyle ucuza da satmıyor kendi ülkesinde… Rüzgârından, güneşine, nükleerinden, bio yakıtına (metan gazı), hidro elektriğinden kaya gazına kadar her birine de sahip… (devam edecek).

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz