CHP PM Üyesi Ali Abbas Ertürk, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak geçtiğimiz günlerde yapılan Ziga Termal Kaplıca Oteli ihalesinde yolsuzluk yapıldığı iddiasında bulundu. İhaledeki yolsuzluk iddiasıyla ilgili Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu’da çağrıda bulunan Ertürk, Aksaray’ın yolsuzluk bataklığı olarak anılmasını istemediklerini belirtti.
CHP Aksaray İl Başkanlığı’nda konu ile ilgili basın açıklaması yapan CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi Ali Abbas Ertürk, ihalede usulsüzlük yapıldığını ve Vali Kumbuzoğlu’nun bu usulsüzlüğe onay verdiğini öne sürdü. Basın açıklamasına CHP İl Başkanı Bilal Özdemir ve partililer katıldı. Parti Meclis Üyesi Ali Abbas Ertürk, konuşmasında “Aksaray İl Özel İdaresinin, Ziga’daki Termal Kaplıca Otel ihalesi ile ilgili bir usulsüzlüğü açıklayacağız. Konudan haberdar olduktan sonra ilimizin Sayın Valisinden gerekli açıklamaları istedik ama verilen açıklamalar maalesef bizim endişelerimizi gidermediği için bu açıklamayı yapıyoruz.
Bu otel 2005 yılında İl Özel İdaresi tarafından bir firmaya ihale edilmiş. 3 Yılda inşaatını yapacak, 35 yılda yap-işlet-devret yöntemi ile ihale verilmiş. Bu firma 2008’de bitirmesi gereken inşaata hiç başlamamış bile. 2009’da süre uzatımı verilmiş. 2010’da bir yıl daha süre uzatımı verilmiş. 2011’de bir yıl daha süre uzatımı verilmiş ve 2012 yılında da idare artık müteahhittin yapmayacağını anlayınca ihaleyi sözleşmede yazan bir maddeye istinaden iptal etmiş. Sözleşme maddesi diyor ki; “Eğer süresinde imalat tamamlanmazsa Özel İdare ihaleyi tek taraflı fes eder ve o güne kadar yapılmış olan imalatta idareye gelir kaydedilir” diye bir hüküm var. İdare bu yetkisini kullanmış ve iptal etmiş. Daha sonra bir yargı süreci başlamış. Müteahhit benim sözleşmemi haksız fes ettiniz diyerek dava açmış. Özel idarede Tapu’da bulunan yap-işlet-devret şerhinin kalkması için bir dava açmış. 2 Davada 2012 yılından bugüne devam ediyor. Nitekim 2023 yılında Yargıtay bu iki kararı da onaylamış. Özel İdare kurumunu haklı bulmuş. Müteahhidi haksız bulmuş ve yargı aşaması tamamlanmış. Yargıtay’ın bu kararından sonra 22 Nisan 2025’te yaklaşık iki hafta önce yeni bir ihale yapılmış. Buraya kadar her şey normal bir şekilde işliyor. Fakat bu ihaleye, ihale aşamasında öyle bir madde konuluyor ki bu ihaleye hiçbir firmanın girme şansı yok. Peki bu madde nedir?
Sözleşmenin maddesinde; “Sözleşmesi fes edilen yüklenici tarafından idaremize karşı açılan dava ile mahkemelere yapılan temyiz başvurusu sonucu Özel İdarenin yapılan fesih veya imalatlar nedeni ile ödeme yapmasına karar verilmesi halinde, mahkeme tarafından ödenmesine karar verilen tutar ihaleyi alacak kişi tarafından ödenecektir” diyor. Rakam yok, yüzde 55 imalat tamamlanmış demiş. 150 Milyon mu? 200 Milyon mu? Belli değil. Düşünün ihaleye gireceksiniz ve ucu açık bir şartname var ihalede ve bu ihaleye girme şansınız kalmıyor. Kim girebilir bu ihaleye tek bir kişi girebilir. Daha önceki müteahhit veya onun bağlantısı olan kişiler girebilir.
Ben bu şartnameyi hazırlayan kuruma soruyorum? Yargıtay tarafından kesinleşmiş bir karar net bir karardır. Dolayısıyla konu hukuksal açıdan kapanmış bir konudur. Bu maddeyi bunu bile bile neden ihalenin şartnamesine koydunuz? Diyeceksiniz ki müteahhit dava açmış, o zaman onu da açıklayayım.
Müteahhit dava açmış kaybetmiş ve demiş ki dava açan kişinin yetkisi yoktu kaybettik. Şimdi yetkili kişi tarafından dava açacağız demiş. Bunu da zaten yerel mahkeme reddetmiş. Dolayısıyla usul yönünden bir itiraz etmiş. Bu durumda varsayalım yetkisi olan kişi itiraz etti. Konu aynı, ihale aynı, içerik aynı, ihale sistemi aynı bu durumda Yargıtay Ahmet dava açarsa başka bir karar, Mehmet dava açarsa başka bir karar mı verecek? Yargıtay’ın emsal kararı burada duruyor. Siz taahhüdünüzü tutmamışınız ve Yargıtay ihaleyi elinizden almış. Dolayısıyla tamamlanmış bir davayı ihaleye ekleyerek, üstelikte ucu açık bırakılarak bu madde ile adrese teslim bir ihalenin alt yapısı oluşturulmuştur.
Diğer taraftan, madem söylediğiniz gibi yargı aşaması devam ediyor. O zaman yargısal sorunu çözülmemiş bir yeri nasıl ihaleye çıkartırsınız? Siz devlet kurumusunuz yargısal sorunu çözülmemiş bir yeri ihaleye çıkartamazsınız.
Bir diğer usulsüzlük ise, denilmiş ki inşaatın yüzde 55’i tamamlanmış. İnşaatta yapılan tek şey karkas bina. Zaten yap-işlet-devret ile bir arsa maliyeti de olamadığı için, siz hangi mühendislerinizle yüzde 55 tamamlanma oranı çıkarttınız? Bizim uzmanlardan aldığımız bilgilere göre beton karkas inşaatın 3’te 1’ine geliyor. Bu hesapla yüzde 33 yapar. Burası birde Termal Otel! Burada mekanik sistem olacak, burada tefrişat olacak, dolayısıyla üst yapıya daha sonra harcanacak rakamlar olduğu için belki de yapılmış karkas bina yüzde 30’unda altına tekabül edecek bir yapı. Yani burada ki yüzde 55 oranı ihaleye başka kişileri girdirmemek için yapılmış bir hesaplamadır.
Karşılığında 120 bin lira kira alınacakmış. 120 bin liraya Aksaray’da 100 metrekare dükkan bile bulamak zorlaşmışken bu 120 bin lira 300 yataklı bir termal otelden alınacakmış. Bu fiyat sizden önceki idarenin boş, üzerinde hiçbir şey olmayan yer için 35 yıl ile hesaplanarak yapılmış. Şuan ki idarenin ihaleyi kara geçirmek için 16 yıllık olarak hesaplanması lazım. Burada yüzde 55 mi? Doğru değil yoksa devletin, milletin parasını 20 yıl hebamı ediyorsunuz?
Bize verilen bilgilere göre hesaplayınca çıkan 240 milyonluk açık nerede? Fazladan kiraladığınız 19 yıl nerede? Bu ihale açık bir adrese teslim ihalesidir!
Bu ihale yeniden kime verildi peki? Daha önceki Hitit İnşaata verilmişti! Yeni ihaleye tek giren firma kim? Ata ve Asu Limitet Şirketi! Bu firmanın ortakları kim? Hitit İnşaatın oğlu ve kızı. Adrese teslim ne demek olduğunu görmüş olduk. İhalede sadece bu firmanın girebileceği şekilde döşenmiş sonra biz nasıl engel olabiliriz oğlunun ve kızının ihaleyi almasına deniliyor.
Peki bu ihaleyi yapan kim derseniz? Onu da açıklıyorum. Aksaray’ın bir altın çocuğu, Aksaraylı değil ama Aksaray’ın altın çocuğu yapıyor bu ihaleyi. Neden ‘Altın Çocuk’ çünkü devlet kurumunda hiçbir adam kalmamış ki, devletin neredeyse tüm kurumları bu arkadaşa bağlanmış. Milli Eğitim buna bağlı, Jandarma buna bağlı, Emniyet buna bağlı, Özel İdare buna bağlı, Organize Sanayide yetkisi olmamasına rağmen tüm toplantılara katılıyor bu arkadaşımız ve vakıflarda bu arkadaşımıza bağlı. Diğer vali yardımcılarının suyumu çıktı. Neden tüm parasal kurumları bu vali yardımcısına bağladınız? Altın çocuğumuzun yaptıklarını anlatayım. 2001 Yılında çıkan bir kanunumuz var. Bir devlet memuru kurum içi ve kurum dışı sadece tek bir yerden maaş alabilir. Huzur hakkı olarak!
Ocak ayına kadar bu arkadaşımız valiliğe bağlı Aksaray kamu hizmetlerini destekleme derneğinden huzur hakkı alıyor. Aksaray İl Özel İdaresinin personel şirketinden huzur hakkı alıyor. Aksaray Üniversitesinin teknoloji geliştirme bölgesinden huzur hakkı alıyor. Özel idarenin ikinci kez kurduğu ve hiçbir faaliyeti olmayan turizm şirketinden huzur hakkı alıyor. Köylere hizmet götürme birliğinden huzur hakkı alıyor. Sultanhanı Organize Sanayi bölgesi yönetiminden huzur hakkı alıyor. Kanundan açık bir şekilde belirtilmesine rağmen bir kamu yöneticisi konumundan daha alt bir birime vekalet ettiği zaman vekalet ücreti alamaz demesine rağmen genel sekreterliğe vekaletten ücret alıyor. Toprak koruma kurulundan da oturum başı para alıyor. Bir kişi 8 yerden huzur hakkı alıyor. Maaşından yüksek huzur hakkı alan Aksaray’ın bu altın çocuğu kimdir?
Diğer yandan bir kurnazlık türemiş köylere hizmet götürme birliği üzerinden ihalelere çıkılıyor. Çünkü burası denetlemeye kapalı bir yer olduğu için bu kişinin görev süresince ihaleler köylere hizmet götürme birliği üzerinden yapılıyor ve buda yeni bir soygun şeklidir.
Şimdi bu sorularıma, bir cevap gelmezse meclise soru önergesi ile taşıyacağım. Ulusal basına taşıyacağım. Benim muhatabım altın çocuk değil benim muhatabım siyasetçiler. Bu iktidarın il başkanı Hamza Bey bu işe ne diyorsun? Cengiz Bey bu büyük soyguna sen ne söylüyorsun? Sakarya il koordinatörü vekillimiz sen ne söylüyorsun? Bu işe gerekeni yapın yoksa sizi Aksaray’da soyguna göz yumanlar olarak adlandıracağız.
Son olarak bu şirket turizm bakanlığından teşvik almak için oğluna, kızına şirket kurdurarak ihaleye girmiş. Ama 2005 yılından bu yana yapmayan kişi şimdi mi yapacak? Valiler, devlet görevlileri bir kararname ile bu ilden gidecek ama siz siyasetçiler kalacaksınız. Bu işin takipçisi olacağız Aksaray’ı yolsuzluk bataklığı olarak anılmasını istemiyoruz ve Vali beye sesleniyorum bu ihaleyi öğrendiğim kadarı ile onaylamamışınız Aksaray’a ihanet etmeyin ve onaylamayın” ifadelerini kullandı. (Haber: S. OLGUN – Fotoğraf: Ramazan KOÇ)