Ana Sayfa Haberler DERİN KÖKLERİN SESİ / TULUMDA UNESCO YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ REMZİ BEKAR

DERİN KÖKLERİN SESİ / TULUMDA UNESCO YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ REMZİ BEKAR

1
0
haberler , son dakika haberler , son dakika haber , haber , en son haber


STK Gönüllüsü, Komşuluk ve Ahde Vefa Kültürünün yaşaması için mücadele veren Yakup Aksoy arkadaşımızın katkılarıyla yerel enstrümanımız tulumun yaşayan idolü Remzi Bekar’ın katılımıyla gerçekleşen “Derin Köklerin Sesi” temalı etkinliğe Doç. Dr. Sezai Makas, Burhan Makiroğlu, Çetin Sümer ve Mustafa Babuz ile katıldık.

Beyoğlu Şişhane’deki Bahçeşehir Üniversitesi Konservatuvarı Ümit Tokcan Folklor Araştırma ve Uygulama Birimi’nin kültürel etkinlik serisi kapsamında düzenlenen etkinlikte Doğu Karadeniz’in kadim ezgilerinden tuluma dair tarihsel sürece, örneklere, yaşanmışlıklara örnekler verildi.

Moderatörlüğünü BAU’dan Kültür Bakanlığı Kemence Sanatçısı Rıza Can Özel’in yaptığı etkinlikte UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi Tulum Sanatçısı Remzi Bekar ile müzikolog Prof. Dr. Abdullah Akat, Tulum Luthieri (enstrümanı yapan, geliştiren) Baykan Bayraktutan, Tulum Sanatçısı Gökhan Alptekin ve Karikatür Sanatçısı Yakup Aksoy tuluma dair paylaşımlarda bulundular.

Keyifli, verimli, hatta Burhan Makiroğlu arkadaşımın katkılarıyla zengin ikramlı bir organizasyondan iki notum, bir de Yakup Aksoy’a alkışım olacak.

Birincisi

Saygın bir konservatuarın düzenlediği, UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi Payesi almış Remzi Bekar gibi bir efsane ile beraber tulum ve etnik müzik alanında çok kıymetli sanatçıların katıldığı bir etkinlikte dinleyici koltuklarında 30 kişi yoktu!

YEREL FOLKLORUMUZDA TULUM YANINDA KEMENÇE VE ARMONİK

İkincisi

Moderatör Rıza Can Özel, Rize özelinde yerel enstrümanlardan (yapacakları spesifik bir çalışma kapsamında) bahsederken özellikle Rize merkezin 1980’lere kadar en yaygın, popüler enstrümanı armonik-santurdan, yerel folklorumuzda var olan bağlamadan tek kelime bahsetmedi! Oysa programın ilk bölümde izleyenlere takdim ettiği ve 1908 yılına ait olduğunu söylediği fotoğrafta kemençe ve tulum yanında armonikte vardı.

Nerdeyse 20 yıldır kültür mirası enstrümanımızın büsbütün unutulmaması, yarınlara kalabilmesi için emek veren bir gönüllü olarak söz alıp Rize folklorunda kemençe ve tulumun yanında armonik inde var olduğunu izah ettim. Konuşmamı tamamlarken de birbirlerinden çok farklı karakterleri olduğu için armonikle tulumun bir arada çalınmadığını ancak 2018’de Yakup Aksoy’la beraber düzenlediğim “Remzi Bekar’a Saygı” Programında 3 geleneksel sazımızla beraber gerçekleştirdiğimiz performansı anımsattım.

Remzi Bekar tulumla, Musa Agun kemençesiyle, Süleyman Sarıahmetoğlu da armonikle üçü bir arada canlı performans sergilemişlerdi.

Gelelim Yakup Aksoy’un hak ettiği alkışa.

Aksoy, Trabzon’un Köprübaşı ilçesinden, Adapazarı Karasu’da büyüyüp İstanbul’da iş yaşamını sürdüren bir inşan insanı, karikatür sanatçısı. Meğerse Rize Hemşinli tulum sanatçısı Remzi Bekar’a UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi Payesi verilmesi onun bakanlığa yazılı başvurusu ile gerçekleşmiş.

Etkinliğin son kısmında bu süreci Remzi Bekar’dan dinledik;
“Bakanlıktan çağırdılar beni. 2014 yılında tanımadığım Yakup Aksoy isminde biri beni önermiş. Değerlendirdiler, nihayetinde geçen yılda gerekli tescil sağlandı. Kendisine müteşekkirim.”

Üstattan Trabzonlu Yakup Aksoy için bu cümleleri duyunca Sadettin Kaynak’tan sonra en çok bestesi olan sanatçımız merhum Hasan Fehmi Sözeri’nin hikayesi aklıma geldi. Oğlu merhum Osman Zeki Sözeri anlatmıştı.

HASAN SÖZERİ’YE DE TRABZON SAHİP ÇIKMIŞTI!

Merhum Sözeri, 1938 yılında henüz 17 yaşında iken Ankara Radyosunda ses sanatçılığı sınavını kazanamayınca sempatikliğiyle jüriye kemençesini dinletmeyi başarır ve ilk kez bu enstrümanı tanıyan jüri tarafından da kaşeli kemençe sanatçısı statüsü ile radyoda program yaptırılmaya başlanır. Kemençenin Türk halkı ile geniş kitlelerle tanışması o tarihte ve sonrasında merhum Sözeri’nin radyoda ki Yurttan Sesler programlarıyla pekişir.

Ancak 1950’lerde radyo yönetimi yöresel programlara yasak getirir. Bu yasaktan Sivas yöresi türküleri okuyan Muzaffer Sarısözen de etkilenir. Memleketine gider, şehrinin önde gelen insanlarının programının devam etmesi için Ankara’ya baskı telgrafları çekmelerini sağlar. Telgraflar sonuç verir, Sarısözen tekrar program yapmaya başlar.

Hasan Sözeri de bundan cesaret alır, memleketi Rize’ye gelir. Ancak umduğunu bulamaz; ne siyasiler ne de iş insanları radyoda kemençe programının yayının sürmesi için kılını kıpırdatmaz. Durumdan Trabzon’un sanatseverleri haberdar olur ve Ankara’yı telgraf bombardımanına tutarlar. Bu sayede radyodaki programına tekrar başlayan Hasan Sözeri’de artık Trabzon yöresi türküleri yapmaya, çevresine de Trabzonlu olduğunu söylemeye başlar!

Detay yoruma gerek yok sanırım, çek net!

Recep Ali Aksoylu

15 Mayıs 2025 Beyoğlu / BAU/Pera Kampüs
#

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz