Kur’an-ı Kerim’de Rahman Suresi boyunca defalarca tekrarlanan o derin anlamlı soru hepimize yöneltilir:
“Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?” (Rahman Suresi, 16)
İnsanın yaratılışından yaşadığı dünyaya kadar, etrafındaki her detay aslında birer nimettir. Düşünün; hiçbir hakkı, hiçbir talebi olmamasına rağmen insan, Allah’ın sayısız lütfuna mazhar olur. Peki karşılığında ne istenir? Sadece şükretmesi, yani nankörlük etmemesidir.
Dünyaya göz attığımızda, Rabbimizin bizim için hazırladığı bir “nimetler düzeni” ile karşılaşırız. Yiyecekten giyeceğe, eşyadan teknolojiye kadar aklımıza gelebilecek her şey bizim hizmetimize sunulmuştur. Fabrikalar, makineler, ürünler… Tüm bu sistemlerin arkasında aslında Rabbimizin yaratışı ve lütfu vardır.
En küçük ayrıntılar dahi bizim için özel olarak tasarlanmıştır. Mesela dişimizin arasına kaçan bir yemek parçası ne kadar rahatsız edici olabilir değil mi? Ama işte Allah, o rahatsızlığı giderecek bir nimeti de yaratır: Kürdan. Küçücük bir tahta parçası ama rahatsızlığı gideren büyük bir çözüm… Bu örneği hayatın her alanına uyarlayabiliriz. Her detayda, her kolaylıkta Allah’ın şefkatini ve merhametini görmek mümkündür.
Bu gerçek, Kur’an’da şu şekilde ifade edilir:
“Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız.” (Nahl Suresi, 18)
Yani insan, bırakın tek tek saymayı, genelleyerek bile Allah’ın nimetlerini tam anlamıyla kavrayamaz. Çünkü O, her ayrıntıyı bizim için düşünür. Bu da O’nun bize olan sevgisinin ve ilgisinin açık bir göstergesidir.
Ne yazık ki günümüz insanı, çoğu zaman bu nimetlerin farkında olmadan, şükretmeyi unutmuş bir halde yaşıyor. Oysa sadece biraz düşünmek, biraz fark etmek ve kalpten bir teşekkür etmek bile bizi Rabbimize yakınlaştırmaya yeterlidir.
Unutmayalım:
Allah, her nimeti bizim için yaratmıştır. Bizden istediği ise sadece bunu görmek, takdir etmek ve nankörlükten uzak durmaktır.
Saygılarımla,