İnsan ve toplum hayatı için, değerler eğitimi; değerlerin benimsenmesi, özümsenmesi kadar önemli bir şey yok!
Zira, insan hayatına yön veren, vahiy ve değerlerdir.
Öyle ki, insanın tavır ve davranışlarında ölçülü olması, kötü ve çirkin işlerden uzak durması ve haddi aşmaması hayâ; utanma duygusu sayesindedir.
Bir insanda hayâ olmasa, yalan söyler, hırsızlık yapar, ihanet eder, namussuzluk yapar.
İnsanın saadeti, toplumun esenliğini arzuluyorsak hiç bir bireyi göz ardı etmeden, her bireyin sosyalizasyon süreçlerini sağlıklı bir şekilde tamamlamasını, aile, toplum ve devlet olarak sağlamak durumundayız.
Bunun için insan eğitme ve yetiştirme metodlarımızı gözden geçirmeli ve esaslı bir muhasebe yapmalıyız.
Öyle inanıyorum ki medeniyetimizin tarihsel gelişimi irdelendiğinde kültürel mirasımızda en ideal uygulama örneğini bulabileceğiz.
Belirlenecek eğitim ve öğretim metodumuz, yeni dünya düzeninde kutup yıldızı gibi parlayacak ve insanlığa eksen belirleyecek, Türkiye Yüzyılında medeniyet inşasının temelini güçlendirecek nitelikte olmalıdır.
Tasavvuf, erdem, güzel ahlak, sosyal düzen alanlarında Türk kültürüne yön vermiş önemli şahsiyetlerin yaklaşım ve metodları bu temele çimento olarak mutlaka katılmalıdır.
Böylesi bir kültür hazinesi değerlendirilmezse bugünkü gibi kısır bir sistemle medeniyet tasavvuruna erişmek mümkün olmayacaktır.
Bakınız, hak ettiği değeri göstermek bir yana empoze edilen değersizleştirme nedeniyle adeta yok saydığımız medeniyetimize ait muazzam kültürel zenginliğimiz varken, bugün dilimiz ve dağarcığımız fakirleşti. Hem de öyle fakirleşti ki, insanımız kendisini ifade edemiyor, birbirlerini anlayamıyor; argo ve küfürlü kelimelerle çatışma ve gerilim üretiyor.
Bu yüzden toplum olabildiğince huzursuz!
Sosyal ve kültürel yapımız bozulmuş durumda.
Somut bir örnekle dikkatinizi celp etmek istiyorum.
Örneğin "cemaat" kavramı, insan topluluğu, kalabalık; bir imama uyarak namaz kılan topluluk demek.
İslam Peygamberi Hz. Muhammed'e (sav) arkadaşlık etmiş kimselere; Ashab-ı kirama cemaat dendiği gibi, âlimler topluluğuna da cemaat denmektedir.
Bir kaç hadis-i şerif meali: (Cemaatten bir karış ayrılan, cahiliye ölümüyle ölmüş olur.) (Buhari)
(Sürüden ayrılanı kurt, cemaatten ayrılanı şeytan kapar. Sakın cemaatten ayrılmayın!) (Tirmizi)
(Cemaatten bir karış ayrılan İslam halkasını boynundan çıkarmış olur.) (Ebu Davud)
Görüyorsunuz ya böylesine önemli sosyal ve dini bir kavram olan "cemaat" kavramını adeta ağzımıza almaz olduk.
İslam dininin insana kattığı değer ve saygınlıktan faydalanarak, Müslüman toplumun hayatında önemli ve yaygın bir yeri olan "cemaat" kavramını istismarlarına örtü edip, küfre hizmet eden hizip, nasıl da inanç ve toplumsal hayatımıza zarar verdi.
İşte bu ve daha bir çok nedenle medeniyetimize ait değerlerden uzaklaşıp, kendimize yabancı olduk.
Kavramlarımızı yitirdik; zihnimiz, dilimiz fakirleşti.
İstedikleri buydu!
Birbirimize güvenimizi bitirmek ve bizi birbirimizden uzaklaştırmak.
Böyle bir yenilgiyi kabul mü edeceğiz,
Hayır, etmemeliyiz!
Okumalı, araştırmalı, öğrenmeliyiz. Kavramları, akıl, bilgi ve hikmetle zihnimizde inşa etmeliyiz.
Aile olmayı, dostluğu, akrabalığı, arkadaşlığı ve cemaat (toplum) olmayı yeniden tesis etmeliyiz.
Birliğimizi, beraberliğimizi, muhabbetimizi, paylaşımı ve dayanışmayı yeniden güçlendirmeliyiz.
Halit Açar