25 Mart akşamı ABD’nin Massachusetts eyaletindeki Tufts Üniversitesi’nde eğitim gören Türk doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk’ün gözaltına alınması ülkenin insan hakları ve hukuki standartlar konusundaki tutumunu sorgulatıyor. Maskeli altı Göçmenlik ve Gümrük Uygulama Dairesi ajanı ramazan ayında iftara gitmek üzere olan Öztürk’ü sokakta gözaltına almış ve herhangi bir gerekçe sunmadan Vermont’tan Louisiana’daki bir gözaltı merkezine nakletmişti.
Trump’ın Yanıtı Durumdan Haberdar Değilim Oldu
ABD Başkanı Donald Trump Öztürk’ün gözaltı durumu hakkında Time dergisine verdiği röportajda “Durumdan haberdar değilim” diyerek soruyu geçiştirdi. Trump’ın bu açıklaması ABD yönetiminin hukuki süreçlere dair net tutum sergilememesiyle dikkat çekti.
Başkan Adalet Bakanlığı’nın elindeki sözde delillerin açıklanıp açıklanmayacağına dair herhangi bir bilgi vermedi. Bu durum ABD’nin insan hakları ve ifade özgürlüğü konusundaki yaklaşımının çifte standartlı olduğu yönündeki eleştirileri artırdı. Trump’ın verdiği belirsiz yanıt gözaltına alınan öğrencinin durumu hakkında daha fazla şüphe uyandırdı.
ABD’nin Çifte Standartlı Hukuk Uygulamaları
Öztürk’ün gözaltı işlemi ABD’nin dış politikadaki çifte standartlarını bir kez daha gözler önüne serdi. ABD sıklıkla dünya çapında insan hakları ihlalleri ve demokrasiye olan bağlılıkla ilgili açıklamalar yapmaktadır. Aynı ülke eğitim gören bir Türk öğrenciyi açık bir gerekçe sunmadan gözaltına alabiliyor.
ABD’nin İsrail’in Filistin’deki insan hakları ihlallerine karşı genellikle sessiz kalması bu durumu daha da tartışmalı hale getiriyor. Bunun yanında barışçıl bir şekilde eğitimini sürdüren öğrencinin gözaltına alınması ABD’nin iç hukuku ve uluslararası kamuoyu nezdinde eleştirilmeye devam ediyor.
Öztürk’ün Gözaltı Durumu Nasıl Geçiyor?
Rümeysa Öztürk’ün gözaltına alınması dünya çapında birçok insan hakları savunucusunun dikkatini çekti. Uluslararası kuruluşlar ABD’deki göçmenlik yasalarının barışçıl şekilde eğitim alan bireylerin haklarını ihlal etme potansiyeli taşıdığını belirtiyor.
Gözaltı ve sınır dışı etme gibi işlemler eğitim ve ifade özgürlüğü açısından ciddi sorunlar doğurabiliyor. Bu tür olayların ülke içindeki akademik özgürlüklerin ve ifade haklarının ne kadar sağlıklı olduğunu da sorgulatması bekleniyor.
Rümeysa Öztürk’ün durumu yalnızca bireysel haksızlık olarak değerlendirilmemelidir. Bu olay aynı zamanda akademik özgürlükler ve eğitimdeki eşitlik ilkeleri üzerine ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Şeklinde de açıklamalar yapıldı.