Ana Sayfa Haberler 200 yıllık Türk geleneği: Kesilen kurbanın derisinden kostüm yapılıyor

200 yıllık Türk geleneği: Kesilen kurbanın derisinden kostüm yapılıyor

1
0
haberler , son dakika haberler , son dakika haber , haber , en son haber

Osmanlı’nın efsanevi süvarileri Deliler’in izinden giden gençler, 200 yıllık Alabaş geleneğiyle bayram akşamlarını korku ve eğlenceye dönüştürüyor.

Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Şehriman Mahallesi’nde iki asırlık gelenek, Kurban Bayramı coşkusuna tarihi bir dokunuş katıyor. Osmanlı döneminde cesaretleri ve sıra dışı görünümleriyle tanınan ‘Deliler’ adlı süvari birliğini yaşatmak amacıyla yaklaşık 200 yıldır sürdürülen ‘Alabaş’ geleneği, hem korkutuyor hem de eğlendiriyor.Mahalle sakinleri, Kurban Bayramı’nda kestikleri hayvanlardan çıkan deri, kelle, kuyruk, boynuz ve kemikleri kullanarak kostümler hazırlıyor. Bu dikkat çekici kostümleri giyen gençler, akşam saatlerinde mahalle sokaklarında ve meydanında aniden karşılarına çıktıkları insanlara çeşitli sesler çıkararak korku dolu anlar yaşatıyor.Geçmişin savaşçı ruhunu yaşatan bu gelenek, yalnızca mahalle halkının değil, bayram ziyaretine gelen misafirlerin ve farklı yerlerden gelen meraklı ziyaretçilerin de ilgisini çekiyor. Katılımcılar, ‘Alabaş’ geleneği sayesinde hem tarihi bir yolculuğa çıkıyor hem de unutulmaz bir eğlence deneyimi yaşıyor.
Osmanlı kara ordusunun en cesur birliklerinden olan Deliler’in anısını yaşatmaya devam eden Şehriman sakinleri, bu gelenekle kültürel miraslarını gelecek nesillere aktarmayı hedefliyor.Mahallede kesilen kurbanların derileri toplanarak Alabaş geleneği için hazırlandığını kaydeden mahalle sakini Salih Demirci, şu ifadeleri kullandı:
”Bu etkinlik yıl boyunca sadece bugün yapılıyor. Kurban Bayramı’nda hayvanlar kesildikten sonra başlıyor. Çünkü bu deriler başka bir yerde hazır olarak bulunmuyor ya da satılsa bile kuru deri oluyor. Kuru deri ise vücuda zarar veriyor, canımızı acıtıyor. Oysa bu deriler taze ve içi ıslak olduğu için vücuda zarar vermiyor. Bu yüzden her yıl bu zamanı bekliyoruz. Kurban kesildikten sonra derileri alıyoruz. Herkes kendi bedenine uygun olanı seçiyor. Sonra güzel bir yerde yıkıyoruz. Yıkadıktan sonra tuzluyoruz. Tuzladıktan sonra bir yere asıp kurumasını bekliyoruz. Kuruduktan sonra üzerindeki tuzu temizlemek için tekrar yıkıyoruz. Ardından kesim aşamasına geçiyoruz, kol kısımları ve boyun bölgesi kesiliyor. Sonrasında da giyiyoruz. Bu gelenek yaklaşık 200 yıldır devam ediyor. Bizim bildiğimiz bu kadar, belki daha da eskidir.”200 yıllık Alabaş geleneğinin Cadılar Bayramı ile karıştırılmasından dolayı rahatsızlık duyduklarını belirten Burak Özdemir ise şunları söyledi:
“Osmanlı döneminde, öncü birliklerimiz vardı. Bu birliklerin başında Lala Şahin Paşa bulunuyordu. Deliler Ocağı da bu dönemde kurulmuş ve o dönemden bu yana bu kültür halk arasında yaşatılarak günümüze kadar gelmiş. Deliler Ocağı bir süre sonra kapatıldıktan sonra, bizim milletimiz bu kültürü yaşatmaya devam etti. Eskiden bu kıyafetler daha çok vahşi hayvanların derilerinden yapılıyormuş. Ancak günümüzde şartlar değiştiği için bu gelenek hem günümüze uyarlandı hem de biraz daha eğlence amacı taşıyan bir hal aldı. Yine de temel amacımız bu geleneği sürdürmek ve yaşatmak. Şimdi, günümüzde daha ulaşılabilir malzemelerle örneğin koyun veya koç derisi gibi kostümler hazırlanıyor. Her Kurban Bayramı’nın ikinci günü bu gelenek canlandırılıyor.””Burada özellikle belirtmek istediğimiz bir konu var. Bu gelenek bazen yanlış anlaşılıyor, Cadılar Bayramı gibi yabancı kutlamalarla karıştırılıyor. Ancak bunun bu tarz geleneklerle hiçbir alakası yok. Evet, zamanla bazı eğlence amaçlı unsurlar ve farklı karakterler eklendi ama bu gelenek tamamen bizim kültürümüze ait. Şamanizm gibi başka inanç sistemlerine dayandığını iddia edenler de oldu; fakat bu da doğru değil. Bu, Türk kültürüne ait, özgün bir gelenektir. Herhangi bir başka kültürden alınmış ya da dış etkilerle şekillenmiş bir uygulama değildir. Bizim asıl amacımız, Osmanlı’dan bu yana gelen Deliler Ocağı kültürünü yaşatmak, tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Etkinliklerde genelde aniden ortaya çıkarak halkı korkutuyoruz ama bu tamamen eğlence amaçlı yapılıyor. Kimseye zarar verme niyeti yok. Bu sayede halk bir araya geliyor, birlikte vakit geçiriyor ve geleneğin ruhu yaşatılıyor. İnsanlar bu etkinliği gördüklerinde merak ediyor, sorular soruyorlar. Biz de bu vesileyle geleneğimizi anlatma imkânı buluyoruz.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz